Eşit olarak var olma istenci uluslararası hukuk zeminine sahiptir
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Samaniler KKTC’nin 37. kuruluş yıldönümü kapsamında konuşarak, Kıbrıslı Türklerin ada üzerinde Kıbrıslı Rumlarla siyasal eşit olarak var olma istencinin uluslararası hukukta zemininin mevcut olduğunu ve Kıbrıslı Türklerin bu zemine sahip çıkması gerektiğini kaydetti.
Kıbrıs Türk Toplumu’nun İngiliz Sömürge İdaresi altında Evkaf, eğitim gibi sosyo-ekonomik ve kültürel kurumları üzerinde söz sahibi olma istencini ortaya koyarak toplumsal var olma mücadelesi yürüttüğünü hatırlatan Samani, “1960 Kıbrıs Cumhuriyeti ile eşit siyasal varlık olma niteliğini uluslararası hukuk nezdinde kazandı. 1963-1974 toplumlararası çatışmalar sürecinde ‘Geçici Türk Yönetimi’, ‘Kıbrıs Türk Yönetimi’ isimli örgütlenmelerle ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını sağlamaya çalıştı” ifadesini kullandı.
15 Temmuz darbesi
Doç. Dr. Samani, Yunan Cuntasının 15 Temmuz darbesi üzerine Türk Silahlı Kuvvetlerinin 20 Temmuz’da harekât gerçekleştirdiğini söyleyerek, Ekim 1974’te ise Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi’nin ilan edildiğini anımsattı.
Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi sonrasında kuruluş bildirgesinde yer aldığı gibi, “Federal Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulmasına yol açacak düzenin hukuki esasını yaratmak” amacıyla Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin ilan edildiğini dile getiren Samani, 1977-1979 doruk antlaşmalarında iki toplumlu, iki kesimli Federal Kıbrıs üzerinde uzlaşılmasına karşın, 1983’e kadar sürdürülen görüşmelerden bir sonuç alınamadığını kaydetti.
Açık kapı
Doç. Dr. Samani, 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanı ile anayasasında da belirtildiği gibi Federal Kıbrıs arayışına açık kapı bırakıldığını belirterek, görüşmelerin bu temelde günümüze kadar devam ettiğini söyledi.
Kıbrıslı Türklerin siyasal eşitlik hakları konusunda mücadelesinin devam ettiğini kaydeden Samani, aynı zamanda demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, sosyal adalet ve ekonomik refah odaklı politikalarla toplumsal kurumların güçlendirmesinin önemine dikkat çekti.