Peynir altı suları çevre felaketine yol açıyor
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Programı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rana Kıdak, Kuzey Kıbrıs’ta hellim ve diğer peynirlerin üretiminden meydana gelen peynir altı sularının büyük kısmının değerlendirilmeden veya arıtılmadan çevreye atıldığına dikkat çekti.
Özellikle Haspolat Bölgesi’nde hassas bir doğal ortam olan ve koruma altına alınması önerilen lagünlere bu atıkların boşaltılmasının büyük bir çevre katliamı olduğunu kaydeden Kıdak, bu durumun sadece çevre katliamı yaratmadığını aynı zamanda da zengin içerikli potansiyel bir kaynağın boşa harcandığını anımsattı.
Prof. Dr. Kıdak, Haspolat Bölgesi’nde yer alan lagünlerin sulak alanlar olarak ekosisteminin önemli bir parçası olduklarını belirterek, “Ülkemizde bu alanlar özellikle flamingolar gibi göçmen kuşların konakladıkları ve biyoçeşitliliğin korunmasında büyük rol oynayan alanlardır” bilgisini paylaştı.
Haspolat lagünlerini özenle korumak yerine, yıllardır yüksek organik yük içeren (60000-80000 mg/L KOİ) peynir altı sularının bu bölgeye boşaltıldığının altını çizen Kıdak, “Günde yaklaşık 320 ton atığın bu alana taşındığı göz önüne alındığında tehlikenin büyüklüğü görülmektedir. Yüksek organik yük, anaerobik şartları beraberinde getirirken, koku, zararlı böcek/sinekler için üreme ortamı oluşturur ve bozulma sırasında oluşan maddeler insan ve diğer canlıların sağlığını olumsuz etkiler” şeklinde konuştu.
Kıdak, bu özellikteki suların evsel atık su arıtma tesislerinde arıtılmasının mümkün olmadığını söyleyerek, “Bu sular biyolojik arıtma sırasında sisteme zarar vererek arıtmayı engellerler” dedi.
Ülkede peynir altı sularından kısıtlı miktarda nor üretimi yapıldığına dikkat çeken Kıdak, “Ülkemizde peynir altı suyu tozu üretimi yapılmıyor. Dolayısı ile tüm dünyada olduğu gibi, bu atıkların değerlendirilmesi için fizibilitesi en yüksek yöntem olan biyogaz üretimi düşünülmelidir” ifadesi kullanıldı.
Kıdak, hem çevresel zararı durdurmak, hem de bu zengin kaynağı değerlendirmek üzere, yetkin kişilerin eliyle kurulup işletilecek en az bir biyogaz tesisinin acilen planlanıp devreye alınmasının önemli olduğunu dile getirerek, “Enerji konularında sıkıntı yaşayan Kuzey Kıbrıs için sürdürülebilir yöntemlerden mümkün olduğunca yararlanmak gereklidir” bilgisini paylaştı.