Mühendislik

UKÜ’de deniz kirliliğinin sebepleri ve etkileri irdelendi

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Programı tarafından düzenlenen etkinlikte, ada ülkeleri için büyük öneme sahip denizlerin kirlilik sebepleri ve etkileri tartışıldı.

Çevrim içi olarak gerçekleştirilen etkinlikte, UKÜ Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Programı Koordinatörü Prof. Dr. Rana Kıdak deniz kirliliğinin oluşma nedenleri ve sonuçlar üzerine açıklamalarda bulundu.

Deniz kirliliğinin insan sağlığını tehdit eden, balıkçılık dâhil tüm deniz faaliyetlerine engel olan hayati bir çevre sorunu olduğuna dikkat çeken Kıdak, “Deniz kirliliği insanlar tarafından her türlü fiziksel, kimyasal, biyolojik ve termal atığın deniz ortamına doğrudan veya dolaylı olarak atılması sonucu doğal dengenin bozulmasıyla ortaya çıkan bir durumdur” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Kıdak, özellikle petrol kaynaklı deniz kirliliğine dikkat çekerek, “Bu yöndeki kirlenme denizden petrol çıkarma veya uluslararası petrol iletimi sırasında meydana gelen kazalar sonucu oluşuyor ve etkileri genellikle felaket boyutuna ulaşıyor” ifadesini kullandı. 

Bu tip felaketlerde oluşan kirliliğe acil müdahale etmenin oldukça zor olduğunu kaydeden Kıdak, “Ayrıca mevcut teknoloji ile tam temizlenme sağlanamadığı için yıllarca süren kirlilik ve kötü sonuçları devam ediyor” dedi.  

Prof. Dr. Kıdak, karasal çevre kirliliğinin de gittikçe artan bir sorun olduğunu ekleyerek, bu kirliliğin nihai alıcı ortam olan denizlerde son bulduğunu ve bu nedenle de sorunun küresel bir hal aldığını kaydetti.

Ağır metaller gibi zehirli atıkların deniz canlılarının bünyelerinde biriktiğine de dikkat çeken Kıdak, “Bu kirlilik süreç içerisinde deniz canlıları aracılığıyla insanların sofralarına kadar gelmeye başladı” uyarısında bulundu.

Kıdak konuşmasında, denizler ve okyanusların içinde barındırdıkları çeşitli ekosistemler ile dünyada hayatın devamı için birçok yaşamsal faaliyete ev sahipliği yaptıklarını belirterek, “Örneğin deniz çayırları gezegenimizin büyük bir oksijen kaynağıdır. Denizlerimizin ölümü zamanla bizleri geri dönülmez sona doğru götürebilir ve dünya yaşanmaz bir yer haline gelebilir” dedi.

Yeni neslin, bu sürdürülemez düzeni bozması gerektiğini de aktaran Kıdak, “İnsanların gezegenleri ile dostça bir hayat sürdürebilmesi amacıyla bilinçli ve bilgili bir hayat için gerekli adımları atacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.