UKÜ’lü Akademisyen Prof. Dr. İbrahim Baktır, “Yangın çıkmasını önlemek, yangınla mücadele etmekten daha kolay ve ucuzdur” dedi
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim Baktır, ormanların kapladıkları alanlar ile içerdikleri flora ve faunayla birlikte bir bölgenin iklimini, su rejimini düzenleyen, toprağını koruyan, biyoçeşitliliğini destekleyen, doğrudan ve dolaylı yollarla bölge ve ülke ekonomisine katkılar sağlayan önemli doğal kaynaklar olduklarını belirterek, “Küresel ölçekte gittikçe ısınan dünyamızda orman alanlarının değeri daha çok artarken, ormanların yanma ve yok olma olasılığı da artıyor” ifadesini kullandı.
Kıbrıs ormanlarının hakim bitkisinin yangınlara son derece hassas olan kızılçamlar olduğunu anımsatan Baktır, “Kızılçam hem içerdiği reçine hem de alt tabakada oluşturduğu kuru, yangına duyarlı yaprak örtüsü ile potansiyel yanma riski yüksek bir ağaç türüdür” dedi.
Baktır, ormanlık alanda ayrıca ara yanıcı materyal olarak nitelendirilen maki formundaki çalılıklar ve boylu kurumuş otsu tabakanın da yoğun olduğunu söyleyerek, “Bunlara bir de yaz mevsiminde oluşan ve saatteki hızı 40-60 km’yi bulan kuzey rüzgârları ve düşük nem eklendiğinde olayın ciddiyeti daha da artmaktadır” şeklinde konuştu.
Orman yangınlarına makro düzeyde bakıldığında, gittikçe şiddetlenen küresel ısınma koşulları karşısında yangınların çıkması ve yayılmasının önlenemediğine dikkat çeken Baktır, bu durumun ileride kum fırtınalarının oluşmasına yol açacağı söyledi.
Baktır, yangın çıkmasını önlemenin, yangınla mücadele etmekten daha kolay ve ucuz olduğunu belirterek, bazı önerilerde bulundu.
Yaz aylarında yangın çıkmasını önleyecek şekilde “sıkıyönetim” ayarında bir düzenleme yapılmasını öneren Baktır, “Yeşil Sıkıyönetim çerçevesinde, yangın mevsimi boyunca ormanlara girip-çıkan yollardaki insan ve araç trafiği sıkı bir denetim altına alınmalıdır” dedi.
Baktır, orman yakınındaki yerleşim birimlerinde yaşayan vatandaşların görsel eğitim teknolojilerini de kullanılarak bilgilendirilmeleri gerektiğini kaydederek, çevrenin önemine ve korunmasına yönelik olarak ilkokuldan başlayarak zorunlu bir çevre eğitimi verilmesi tavsiyesinde bulundu.
Orman yangınları ile mücadele alt yapısının geliştirilmesinin önemini vurgulayan Baktır, “Özellikle, yangın söndürme helikopter filosu, arazide daha sık dağılan su depoları, çok sayıda yangın söndürme istasyonu ve yangın söndürme ekipleri kurulmalıdır” ifadesini kullandı.
Baktır, yangın söndürmede görev alan ekibin, bölgeyi bilen, doğadaki zor koşullarda çalışma deneyimi olan kişilerden seçilmesi gerektiğini söyleyerek, bu kişilerin periyodik olarak yangın eğitiminden de geçirilmesi gerektiğini aktardı.
Orman yangınlarının bir bölümünün, ormandan geçen elektrik hatlarındaki arızalardan kaynaklandığına dikkat çeken Baktır, bu nedenle, enerji hatlarının, orman yangın riskini en aza indirecek ya da ortadan kaldıracak biçimde düzenlenmesi zorunluluğu bulunduğunu kaydetti.
Baktır, “İlgili bakanlık yangın tehlikesini arttıran orman alt tabakası ve her türlü ulaşım ağının çevresini, yangın mevsiminden önce (bölgelere bağlı olarak şubat-haziran ayları arasında) her yıl düzenli olarak temizlenmelidir” dedi.
Ağaçlandırmalarda, daha geç tutuşan ve daha yavaş yanan türlere yer verilmesinin önemine dikkat çeken Baktır, “Her bir ağaç türüne uygun habitatlarda, sıralar, şeritler veya kümeler halinde ceviz, çınar, defne, dut, fıstıkçamı, keçiboynuzu, meşe, sandal, sığla, servi, zeytin, yalancı akasya gibi türler de dikilmelidir” önerisinde bulundu.
Baktır, orman içi yerleşim alanlarının mümkün olduğunca orman dışına çıkarılması gerektiğini belirterek, “Bunu yaparken köy sınırlarına bitişik orman alanlarında ve istimlak edilen alanlarda, yerli halk için çeşitli ekonomik değerleri olan ceviz, çınar, defne, dut, fıstıkçamı, keçiboynuzu, sandal, sığla, servi, zeytin, yalancı akasya gibi türlerle ağaçlandırmalar yapılmalıdır” dedi.
Adada orman yangınlarının temel nedenlerinden biri olan anız yakımının önlenmesine yönelik yasal tedbirler alınması gerektiğini de dile getiren Baktır, “Orman içi ve kenarlarındaki anızların ekin biçilir biçilmez, toprak gölge tavında iken sürülmesi zorunlu kılınmalı” şeklinde konuştu.